Ana içeriğe atla

Kayıtlar

DOĞA VE CANLILAR DİZİSİ - 3

D izinin bu bölümünde kedi ve köpek gibi evcil hayvanlardan değil de çeşit çeşit hayvanlardan bahsedeceğiz. Büyük ya da küçük, kendi halinde zararsızca yaşayanlarından ölümcül olanına kadar değişen, çok bilinen veya çok duyulmamış olanlardan. Bu yazının amacı hayvanları tanımak değil elbette. Bu hayvanların insanlar için önemini anlatmak asıl amacım. Yazıya başlarken önemli ama popüler olamamış bir bilim insanı ile giriş yapmak istiyorum. Werner Bergmann Paul Scheuer; 1950 yılında Manoa’daki Hawaii Üniversitesi’ne giren ve Nazi Almanya’sından bir mülteci olan, deniz biyoloji araştırma öncülerinden bir organik kimyagerdi. Paul şaşırtıcı bir dizi organizmayı (özellikle de yumuşak, sapsız yaratıkları) toplamaya, tanımlamaya ve incelemeye başladı. Paul Scheuer ve bazılarının ilgisini çeken şey, bu tür yaratıkların yırtıcılara karşı belirgin bir savunma mekanizmasına (dişleri, pençeleri, kaçışı sağlayacak paletleri ve hatta sert bir derisi) sahip olmamasına rağmen, hayatlarını sürdürerek bü...

DOĞA VE CANLILAR DİZİSİ-2

Batmayan Sam 18 Mayıs 1941 günü Bismarck adlı Nazi savaş gemisi ilk ve tek görevine çıkmıştı. 27 Mayıs tarihinde gemi battı ve 2100 personelden sadece 115 kişi kurtulabildi. Gemide bulunan bir kedi de bir İngiliz destroyer gemisi olan HMS Cossack mürettebatı tarafından kurtarıldı. Oscar adı verilen kedi bu İngiliz gemisiyle devriye görevlerine çıkmıştı. 24 Ekim 1941 günü Nazi denizaltısı tarafından vurulmuş ve 3 gün sonrasında da batmıştı. Oscar ise gemiden yine sağ kurtulmayı başardı. Bunun üzerine Oscar HMS Ark Royal adlı uçak gemisine alındı. Ancak bu gemi de 13 Kasım 1941 günü yine Nazi denizaltısı tarafından batırıldı. Oscar yine sağ kurtulmuş ve adı da bu tarihten itibaren “Batmayan Sam” olarak değişmişti. Georgina Shaw-Baker tarafından bu meşhur olmuş kedinin bir yağlı boya portresi yapıldı. Bu portre halen Greenwich’te müzede sergilenmektedir. Elbette bahsetmek istediğim şey bir kedinin bu kadar şanslı olması değil ama tarihte böyle ilginç hikayeleri olan kediler bugünün ana ko...

DOĞA VE CANLILAR DİZİSİ-1

  Ağaçsakal “Gelecek hakkında endişelenmeyi sevmiyorum. Kimsenin tarafında değilim çünkü hiç kimse benim tarafımda değil. Ormanları benim onlarla ilgilendiğim gibi kimse umursamıyor, bugünlerde Elfler bile.” diyen Ağaçsakal onlarca ağacın kesilerek yakılmış olduğunu gördüğünde bütün Entleri savaşa götürmeye karar verir. Yüzüklerin Efendisi kitabında ve filminde o unutulmaz sözü ve unutulmaz sahne ortaya çıkar. “Gelin dostlarım. Entler savaşa gidiyor. Muhtemelen kendi sonumuza gidiyoruz. Entlerin son yürüyüşü.” Ağaçsakal kendi sonları olduğunu düşünse de ormanın katledilişine dayanamaz. Yüzüklerin Efendisi’nde geçen Fangorn Ormanı’nın. Keşke bu hikaye gerçek olsaydı (Ağaçsakalın ayrıntılı hikayesini merak edenler buradan izleyebilirler). İnsanlık için hoş olmayacak bile olsa doğa kendi kendini savunmak için ayaklansaydı keşke. Doğa ve canlıların, insanlar için ne kadar önemli olduğunu belki de o zaman anlardık. Doğa ve canlılar dizisine bu nedenle başlıyorum.  Bu bölümde...

NOBEL ÖDÜLLERİ DİZİSİ-3

Bugün yazımıza ilginç bir hikaye ile başlamak istiyorum. Eylül 1991 tarihinde Ötztal Alpleri’nde bir doğal mumya keşfedildi. Bu nedenle MÖ 3400 ile 3100 yılları arasında yaşamış olan bu adam Ötzi olarak adlandırıldı ve "Buz adam" diye bir lakap takıldı. Bu adam Avrupa’nın en eski doğal mumyası olma özelliğinde. Çekilen röntgen grafisi ile saptanan sol omzuna gömülü bir ok başı ve çeşitli yaralar nedeniyle öldürüldüğü düşünülmektedir. Bu adamın hayatının doğası ve ölümünün koşulları çok fazla araştırma ve spekülasyon konusu olmuştur. Ötzi ile ilgili resmî 2000’e yakın haber ve makale bulunmaktadır. Onlarca belgesel ve bir de sinema filmi mevcuttur. Ayrıca bu konuda ilginç olan bir durum da Ötzi'nin keşfi ve üzerindeki araştırmalar ile şu veya bu şekilde bağlantılı 7 kişinin aradan geçen 14 yıl içinde ölmüş olmasıdır. Kimileri bu ölümleri Ötzi’nin laneti olarak görmektedir. Benim asıl bahsetmek istediğim konu ise yüzlerce yıl sonra bulunan bu mumyanın X-ray (röntgen) ile çe...

NOBEL ÖDÜLLERİ DİZİSİ-2

  27 Kasım 1895 yılında Alfred Bernhard Nobel üçüncü ve son vasiyetini Paris’te İsveç-Norveç Klubü’nde imzaladı. Ölümünden sonra vasiyeti okunduğunda birçok tartışmaya yol açtı, çünkü Alfred Nobel bir ödül sisteminin kurulması için servetinin büyük bir bölümünü bırakmıştı. Ancak bu isteğinin yerine getirilmesi 1901 yılını buldu ve ilk Nobel ödülleri verildi. Bir önceki bölümde von Behring ve difteri antitoksininden bahsetmiştik. Bu bölümde öncelikle, Nobel ödüllerinin başladığı tarihe kadar yaşamamış ancak kesinlikle bu ödülü Tıp alanında hakeden birinden bahsetmek istiyorum. Günümüzde sinema sektörünün girmediği bir alan yok. Hastanelerde geçen ve sağlık çalışanlarını konu alan birçok film ve dizi yapıldı son yıllarda. Bu eserlerde üniformalarıyla gezen sağlık çalışanlarında olmazsa olmaz bir aksesuar göze çarpar. Bu aksesuarın (aslında aksesuar olmayıp, tıp tarihinin en önemli cihazıdır kendisi) steteskop olduğunu herkes anlamıştır. İşte bu cihazı keşfeden kişi René Théophile Hy...